Annesinin, babasının ve tabii ki Çınar'ın maceraları!
17 Temmuz 2011
Çınarcık Aşı Mağduru
Beşli karma ve verem aşısı kötü vurdu bizim kuzuyu... Güle oynaya gittiğimiz sağlık ocağından ağlayarak çıktık dün. En fenası da Çınar'ın elinde iğneyle yaklaşan hemşireye son ana kadar saf saf gülücükler saçması, olmadık şirinlikler yapmasıydı.
Yine de canı pek sanırım (neyse ki annesine değil babasına çekmiş bu konuda), sonrasında pek fazla ağlamadı, ilk günü de ateşsiz atlattık. Ama asıl ikinci günün akşamında aşı kendini gösterdi, uyurken bile kaşları çatık, huzursuz.
İyiliği için bu aşılar, orası kesin... Ama elde değil! Kılına bile zarar gelsin istemezken; yavrunun yükselen ateşle beraber halsiz, iştahsız, o küçük bedenini ve kafasını bulduğu yere koymaya çalışan halini görmek insanın içini fena burkuyor...
16 Temmuz 2011
Ankara Yollarında
Çınar ilk şehirlerarası yolculuğunu 9 Temmuz itibari ile Ankara'ya yapmış bulunuyor! Aslında yolculuğumuz sorunsuz başlamıştı, arabanın gürültüsü sallantısı filan derken çoğunlukla uyudu paşamız.
İlk durağımız babasının anneanne ve dedesinin Tekir'deki yayla evleriydi.
Güzel başlayan yolculuk Ankara'ya yaklaştıkça beyefendinin herhalde hem yorgunluktan hem de herzamanki huysuzluk saatlerine (akşam 6-9 arası) denk gelmesinden, bizim için bol molalı ve yorucu bir hal aldı. Yine de beklediğimizden kolay atlattık diyebiliriz ilk seyahatimizi, Çınar'ın hakkını yememek gerek...
6 Temmuz 2011
Konak
Çınar'ın saçında bir kaç haftadır konak (kepek benzeri bir cilt problemi) var. Doktorun verdiği özel şampuandan hayır göremeyince eski usül zeytinyağını denedik. Böylece zeytinyağının şampuandan daha etkili olduğu bizim tarafımızdan da test edilip, onaylanmış oldu.
Bu vesile ile saçlar yağlanıp taranınca, bir de üstüne arkadaşlarımız Melih ve AnnMarie'nin taaa Amerikalardan gönderdiği tişörtü eklenince, bayaa punk bir tarz çıktı ortaya :)
4 Temmuz 2011
Tuvalet Ciddi İştir
Mevzubahis sadece gaz bile olsa Çınar durumu ciddiye alır. Gülüyorsa da birden ciddileşir, kaşlarını çatar ve faaliyete öyle geçer...
3 Temmuz 2011
40!
40' ımız çıktı! Sahiden büyüklerin bir bildikleri varmış, Çınar Paşa'nın düzeni biraz daha oturdu. Sanırım ben de hem evdeki bıdığın varlığına alışmış hem de resmi post-partum döneminden çıkmış oldum - sonunda! Lohusalıkla ilgili atalarımız öyle sözler söylemişler ki korku filmi senaryosu gibi:
- Lohusa'yı uykusunda korkuturlar aman dikkat
- Lohusanın mezarı 40 gün açık kalırmış (benimki şimdilik kapanmış görünüyor!)
Hımmm bir de şunun idrakı: gerçekten de anne olmadan anlaşılmıyormuş!!!
Banyo Sonrası
Mis kokulu bir lokum... Banyo filesi ve çok sevgili arkadaşlarımızın hediyesi olan küveti sağolsun Çınar'ı yıkamak pek zor değil. Üstelik suyu seven bir çocuk, yine de banyo bizim için telaşlı (aman üşümesin, kulağına su mu kaçtı ne, başı iyice durulandı mı) onun içinse meraklı bir keyif (ne oluyor yahu, oh ılık ılık ne güzel, off bi de kafama su gelmese!) ...
Koskoca 10 Gün!
Her ne kadar doktorumuz Sedef Hanım (Sedef Binöz) Çınar'ı doğduğunun ertesi günü fıldır fıldır bakarken görüp "Eskiden bebeklerin gözü kapalı olurdu, şimdikiler uyanık, baksana doğuştan gözleri açık" diye takılsa da, Çınar'ın ve sezeryan sonrası benim ancak 10 günde gerçek anlamda gözümüz açıldı sanırım!
Merhaba Dünya!
11 Mayıs 2011 öğleninde, saat 1'e 1 kala İskenderun'da doğdu Çınar ve bir anda 11 numaralı dairenin gözbebeği oluverdi! Doğduğunda 3.250 gr olan 50cm'lik bu çıta bacak şimdilerde büyüme telaşında, annesi ve babası da onun peşinde...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)